Bazı Amatör Teleskop Yapımı Terimleri
From :ATM Türk: Amatör Teleskop Yapımı
aberration (sapınç)(*)
Airy disk (Airy diski) Bir teleskobun odağındaki yıldız görüntüsünün etrafındaki kırınım desenine, George Airy’den sonra bu isim verilmiştir. Bir hedef tahtasındaki içi içe dairelerde olduğu gibi bir dizi ince kırınım halkasından oluşur. Airy diskinin büyüklüğü, radyan olarak ışığın dalga boyunun 1.22 katı ile odak oranının çarpımı ile bulunur. Teleskobun ayna çapı büyüdükçe, Airy diskinin de boyutu küçülür. (Daha büyük teleskopların daha küçük yıldız görüntüleri oluşturması da astrominin gariplikleri arasındadır) Bununla birlikte pratikte, atmosferik türbülans görünüşte Airy diskinden daha büyük bir 'sahte disk' oluşturabilir.
aluminizing (aluminyum kaplama) Optik yüzeyin yansıtıcılık kazanabilmesi için vakum ve elektrik enerjisi kullanılarak birkaç atom kalınlığında kaplanması işlemi. Bu işlem sonucunda yüzey % 88 civarında yansıtıcılık kazanır.
annealing
(tavlama)
Camın hızlı soğutulması, içerisinde ısıl gerilmeler oluşması ile sonuçlanır. Bu gerilmeler camın, mekanik veya ısıl yüklere dayanımını büyük ölçülerde azaltır. Bunu engellemek için camın ergime sıcaklığının, kontollü bir şekilde yavaşça azaltılması gerekir. Bu işleme ‘tavlama’ denilir.
aperture
(açıklık)
Optik bir aletin birincil yansıtıcı yüzeyinin çapı. Açıklık, optik aletin alabileceği ışık miktarını belirleyen en önemli değişkendir.
aperture gain (açıklık kazancı) Ortalama insan gözbebeğinin alanı ile teleskobun objektif alanı arasındaki oran. Örneğin, 250 mm çapında bir aynaya sahip bir teleskop, 5 mm çapında gözbebeğine sahip bir insan tarafından kullanıldığında, açıklık kazancı (125/2.5)^2 hesabıyla 2500 kat kadar olacaktır.
astigmatism
(astigmatizma)
Optik yüzeyden yansıyan ışınların tek bir odak noktasında toplanmaması sonucu, görüntüde bozulumlar oluşmasına yol açan optik bir kusur. Üretim aşamasında yeterince desteklenmediği için esneyen ve bu şekilde işlenen ince aynalarda sıkça karşılaşılır. Çözüm olarak, aynayı ve aleti bir düzen oluşturmayacak aralıklarla rasgele döndürmek, esnemeyen katı bir tezgah üzerinde çalışmak, vbg. önerilir.
baffle
(siper)
İstenmeyen çiğ ışığın optik yüzeylere ulaşmasına engel olacak şekilde yerleştirilen siperlik.
barlow
Bir teleskobun aynası ile göz merceği arasına yerleştirilen ıraksak bir mercektir. Aynanın odak uzaklığını _diğer bir deyişle büyütmesini_ önceden belirtilmiş bir çarpan kadar arttırır (2X ya da 3X gibi. İngiliz matematikçi Peter Barlow (1776-1862) tarafından bulunmuştur.
bevel
(pah)
Aynayı aşındırmadan önce diskin kenarlarını zımpara ya da taş ile yuvarlaklaştırma işlemi. İşleme sorasındaki ufak kırılmaları ve çizilmeleri önlemek için cam diskin kenarlarından 2-3 mm kadar içeri girecek bir kısmı aşındırılarak pahlanır (=rodaj). Bu işlem, hem ön hem de arka yüz için yapılmalıdır.
carborundum
(karborondum)
Kaba aşındırma sırasında kulanılan siyah ya da koyu yeşil renkli zımpara tozu. Silisyum karbür olarak da bilinir.
caustic test (*)
chordal stroke
(kiriş hareketi)
Özellikle kaba işleme sırasında kullanılan bir aşındırma hareketi. Ayna camı, ile aletin merkezi arasında yarıçap kadar bir mesafe varken, aletin dikey doğrultuda yarıçapın üçte biri kadar eksenel olarak hareket ettirilmesiyle gerçekleştirilir. Hedeflenen sagitta’ya hızlı şekilde ulaşmak için kullanılan bir harekettir.
collimation
(demet sınırlama, hizalama)
Objektifin ve gözmerceğinin optik eksenlerinin üst üste çakışacak şekilde hizalanması işlemi. Özellikle Newtonian teleskopların kullanılmadan önce _ve zaman zaman gerektikçe_ yeniden hizalanması gerekir. Bu işlemi yaparken, objektifin orta noktasının işaretlenmesi (center dotting) ve bunun yanında Cheshire Eyepiece, sight/combination tube, Barlow(-ed) Laser, Autocollimator, .. gibi yardımcı aletlerin kullanılması gerekebilir. Özelikle hızlı aynalar demet sınırlama işleminin çok daha hassas yapılmasına gerek duyarlar.
coma
(coma)
Newtonian teleskopların paraboloidal aynaları tarafından oluşturulan görüntüler, odak noktalarını yakınında kusursuza yakın olurlar ama bu noktadan uzaklaşıkça aşırı derecede 'coma' göstermeye başlarlar. Coma, karşıtlık ve çözünürlük kayıplarına yol açan optik bir sapınç türüdür. Odak noktasına olan uzaklıkla (yaklaşık olarak) doğru, odak oranının üçüncü kuvvetiyle de de ters orantılıdır. (odak oranı, odak uzaklığı olan f'in ayna çapı olan D’ye bölünmesiyle bulunur)
correction
(düzeltme)
Küresel bir teleskop aynasının cilalama sonrasındaki biçimlendirme aşamasında çeşitli hareketler kullanılarak paraboidal hale getirilmesi ve böylece küresel sapınçtan olabildiğince kurtulunması işlemine düzeltme denilir. Düzeltme, aynanın her bölgesi için ayrı olarak hesaplanabilen bir forma uyacak şekilde yapılır. Düzeltmenin gereğinden az yapılmasına 'under correction', fazla yapılmasına da 'over correction' denilir. Düzeltmenin ölçüsü, genellikle ışığın dalgaboyunun kesri olarak ifade edilir: 1/10 dalga boyuna kadar düzeltilmiş, 1/3 dalga boyuna kadar düzeltilmiş şeklinde.
Couder mask
(Couder maskesi)
Teleskop aynasının yüzeyinin parabolik olma derecesini ölçerken kullanılan; aynanın merkezi, kenarı ve ikisinin arasındaki bölgeyi kısmen açıkta bırakan kartondan yapabileceginiz daire şeklindeki maske. İlk kez Fransa'daki Paris Gözlemevi'nin baş gökbilimcisi André Couder tarafından 1904 yılında kullanılmıştır.
Dall null test (*)
dew heater
(çiğ ısıtıcısı)
Optik yüzeyler ve dış ortam arasındaki sıcaklık farkları nedeniyle oluşan çiğin, bu yüzeyleri ısıtarak engellenmesi için tasarlanmış, doğru akımla çalışan sistemler. Objektif, ikincil ayna, göz merceği ve izleme teleskobu için yapılabilir.
diagonal mirror (köşegen, ikincil ayna) Aynalı bir teleskopta ikinci (eliptik) ayna. Objektif ve göz merceğine 45 derecelik bir açı yaptığı için köşegen adı verilmiştir.
diamond/curve generation
(elmas taşlama)
Taşlama aleti ya da matkap tezgahı ve aşındırıcı disk kullanarak, ince aşındırma öncesinde ayna yüzeyinin istenilen odak oranına yakın değerlere kadar küresel aşındırılması. Bu şekilde işgücü ve zaman tasarruf edilir.
diffraction limited
(kırınımla sınırlı)
Bir aletin teorik limitlerine çok yakın açısal ayırmalarda optik görüntüler üretebilme yeteneği. Bu yeteneğe sahip olan bir teleskoplara ‘kırınımla sınırlı’ denilir. Astronomide, kırınımla-sınırlı gözlem, atmosferik etkilerden kaynaklanan görüş-sınırlı gözlemden farklı olarak yalnızca kullanılan aletin optik gücü ile sınırlıdır. Bir aletin çözünürlüğü ise, objektifinin çapı ile doğru, gözlemlenen cisimden gelen ışığın dalga boyu ile de ters orantılıdır. Kırınım etkileri, bu limite en çok katkıda bulunan etkidir. Yeryüzündeki çoğu teleskop, kilometrelerce kalınlığındaki türbülanslı bir atmosfer arkasından yer seviyesinden gözlem yaptıkları için kırınım-sınırlı çözünürlüğün çok daha altındaki çözünürlükte çalışmak zorundadırlar. Uzaydaki teleskoplar ise sürekli olarak kırınım-sınırlı bölgede ve atmosferik görüş etkilerinin oluşturduğu sapınç olmaksızın çalışırlar.
digital setting circles (DSC)
(sayısal ayar çemberleri)
Teleskobun ufuk açısı (azimut) ve yükseklik açısını (altitude) bir kodlayıcı yardımı ile sayısallaştırarak, istenilen gök cismine yöneltilmesine olanak sağlayan elektro-mekanik sistem.
dob
Dobsonian teleskop. John Dobson tarafından bulunan teleskop yöneltme sistemine uygun tasarlanmış aynalı teleskop türü.
Dobson's hole
(Dobson gediği)
Bir Dobsonian teleskop teleskopta, tasarımdan kaynaklanan bir hareket / izleme kısıtı. Zenith noktasını geçerek ilerleyen gök cisimlerini klasik dobson teleskoplarda kesintisiz olarak izlemek mümkün değildir.
EP
Eye Piece (göz merceği) veya Exit Pupil (çıkış gözbebeği)
eye relief
(göz ferahlığı)
Net bir görüş elde edebilmek için göz merceği ile göz arasında olması gereken uzaklık. Bu mesafe küçüldükçe, göz ferahlığı azalır. Her bir gözmerceği için [mm] cinsinden tanımlanır.
field of view (FoV)*
figuring
(biçimlendirme)
İnce aşındırma ve cilalama süreçlerinden sonra küresel hale gelen aynanın, özel hareketler yardımıyla, parabolik hale getirilmesi işlemi. Özellikle hızlı aynalarda küre ile parabol arasındaki geometrik fark daha büyük olduğu için biçimlendirme daha büyük önem kazanır. Raleigh ölçütü uyarınca belirli bir çap için belirli bir odak oranı için biçimlendirme ihmal edilerek, yüzey küresel formda bırakılabilir. Örneğin, bir aynanın f/D odak oranı, 6 inch (15.2 cm) 8.2 ya da 10 inch (25.4 cm) için 9.6 üzerindeyse, küresel ve parabolik yüzeyler arasında biçimlendirme gerektirmeyecek derecede az fark olduğu kabul edilebilir. Biçimlendirme, lap aleti ve Seryum Oksit / Fe2O3 ya da Zirkonyum Oksit vbg. küçük tanecik büyüklüğüne sahip uygun aşındırıcı maddeler kullanılarak yapılır.
finderscope
(bulucu)
Gökcisimlerini daha kolay bulabilmek için optik tüp komplesine takılan, objektifi genelde küçük caplı (30-50mm) ve tek mercekli dürbün.
fine grinding
(ince aşındırma)
220 grit tanecik büyüklüğüne sahip karborondum kullanılarak yapılan aşındırma işleminden sonra, cam yüzeyindeki mikro-oyuk ve pürüzlerin 30, 15, 8 ve 5 mikron tanecik büyüklüğüne sahip Aluminyum Oksit tozları kullanılarak giderilmesi süreci. Bu iş için, kaba aşındırma aşamasında kullanılan alet kullanılır.
first light
(ilk ışık)
Teleskop yapımcısının göz merceğinden ilk yıldız ışığını gördüğü duygusal an :-)
first surface mirror
(ilk yüzey aynası)
Gündelik kullandığımız aynada yansıtıcı kaplama, genellikle camın arka yüzünde olur ve dolaysıyla optik amaçlar için uygun değildir. İlk yüzey aynalarında ise yansıtıcı kaplama, camın en dış katmanına uygulanmıştır ve yansıtma kusurları çok daha az görünür.
f-number
(f sayısı)
Objektifin odak açıklığını gösteren sayı. Odak uzakliginin objektif çapina bölünmesiyle elde edilir.
focal length
(odak uzaklığı)
Objektifin sonsuzdan gelen ışınları topladığı kabul edilen sanal noktanın objektife olan uzaklığı. [m]
focal ratio
(odak oranı)
Odak uzaklığı ile çarpıldığında objektif çapını veren oran. Odak oranı büyüdükçe, teleskobun büyütmesi, görüntünün karşıtlığı (kontrast) artar, renk düzeltme miktarı iyileşir, optik kusurlar azalır. Oran küçüldükçe, karşıtlık ve büyütme azalır, görüş açısı artar, renk düzeltme kötüleşir, optik kusurlar artar.
focus
(odak)
Bir ayna ya da merceğin, ışığı topladığı varsayılan sanal nokta.
focuser
(odaklayıcı)
Göz merceğinin takıldığı ve ikinci aynaya uzaklığı değişerek görüntüyü netleyebilme olanağı veren mekanik düzenek. Crayford, helisel, rack & pineon gibi tasarımları ve 0.96”, 1.25”, 2” gibi farklı boru çapları vardır.
foucault test
Yolu bir bıçak kenarı ile kesilen bir ışık kaynağı tarafından aynanın üzerindeki "bölgelerde" oluşturulan ışıklı ve gölgeli kısımların değişimini göz önüne alarak yüzey biçimi ve optik kusurlar konusunda yorum yapma olanağı sağlayan test yöntemi. Fuko(-h) testi olarak okunur.
Gaviola Test (*)
grinding
(aşındırma)
Ayna camına, optik bir yüzey oluşturabilecek hassasiyette, bir ‘alet’ ve çeşitli tanecik büyüklüğüne sahip aşındırıcılar yardımıyla şekil verilmesi süreci.
grit
(aşındırıcı)
Aşındırma sırasında kullanılan _genellikle_ silisyum karbür esaslı aşındırıcı. Aynı zamanda aşındırıcıların tanecik büyüklüğünü gösteren ölçü birimi. Bir inch (2.54 cm de bulunan ızgara teli sayısı. Örneğin 60 grit'lik eleğin 2.54 cm lik kısmında 60 adet tel bulunur.
hogging
(kamburlaştırma)
Kaba tanecikli aşındırıcılar kullanarak, camın süratli bir biçimde aşındırılması sonucunda içbükey hale getirilmesi. Bu süreç ‘roughing’ olarak da adlandırılır.
knife edge test
(bıçak kenarı testi)
Bkz. foucault test
lap tool
(lap aleti)
Cilalama aşamasında üzerine bir çeşit reçine sıvanmış ya da parçalar halinde yapıştırılmış bir disk. Alçıdan, esnemeyecek kalınlıktaki kontraplak ya da cam disklerden yapılabilir.
magnitude gain (*)
Marechal criteria (*)
Millies-Lacroix Data Reduction(*)
mirror blank
(ayna camı)
Optik yüzey haline getirilmeye hazır, işlenmemiş silindir şeklinde kesilmiş cam parçası.
mirror box
(ayna kutusu)
Ayna, ayna hücresi, taşıyıcı çubukların bağlantı elemanlarını, seçime bağlı olarak da sayısal ayarlama çemberleri, soğutucu fanlar, vbg. üzerinde bulunduran ve teleskop borusunun alt ucunda bulunan kutu.
mirror cell
(ayna hücresi)
Teleskop aynasının esnemesine engel olacak şekilde desteklenerek ‘asıldığı’ (genellikle) metalden yapılmış ızgara şeklinde bağlantı elemanı. Ayna hücresindeki objektif ile ikincil ayna arasındaki paralellik, yaylı cıvatalarla yapılır.
mirror on top (MOT)
(ayna üstte)
Aşındırma sırasında, aynanın aletin üstünde konumlandırılarak hareket ettirilmesi. MOT, eğriyi derinleştirir, eğrilik yarıçapını (ROC) küçültür.
Mosby null test (*)
null test(*)
optical tube assembly (OTA)
(optik tüp komplesi)
Teleskobun ayak ve diğer aksesuarları (motor, vbg.) haricinde kalan kısmı.
orthoscopic eyepiece
(ortoskopik göz merceği)*
parabolizing
(parabolleştirme)
Cilalama sonrasında W-hareketi kullanarak, küresel formda aşınmış olan cam yüzeyine, parabolik bir biçim verme işlemi. Ronchi veya Foucault testi olmaksızın (tesadüfen) yapılamaz.
parfocal eyepiece
(eş odaklı göz merceği)*
pencil test
(kurşun kalem testi)
Alet ile ayna yüzeyi arasında tam uyum olup olmadığını anlamak için yapılan basit bir testtir. Ayna yüzeyini kurşun kalem ile karelere bölünerek, aşındırma işlemine devam edildiğinde karelerin aşınmayan bölgeleri olup olmadığına bakılır. Eğer alet ile ayna birbirlerine tam uyuyorlarsa, tüm kurşunkalem izleri silinecektir.
pitch
Ayna çukuruna ‘tam’ uyacak şekilde, dışbükey bir yüzeye sıcak şekilde dökülerek, üzerine kanallar açılan ya da ufak kareler şeklinde kesilerek, ısıtma işlemiyle dışbükey alçı yüzeyine yapıştırılan, katran ya da reçine benzeri organik madde. Akışkanlığı son derece düşüktür. CeO2, ya da rouge (Fe2O3) maddeleri, suyla karıştırılıp ‘cilalama lapı’ adı verilen aletin üzerine sürülerek, optik cilalama yapılır. Pitch, sürtünme sayesinde ısınıp, ayna yüzeyine tam uyarak, cilalama için uygun bir ortam oluşturur. Gugolz, Acculap (sentetik), Burgundy (ladin reçinesi), … gibi değişik markalar adı altında satılmaktadır.
pitch lap
(cilalama lapı)
5 mikron Al2O3 ile yapılan ince aşındırma sonrasında, optik yüzey oldukça pürüzsüz hale gelir. Aynanın parabolize edilebilmesi ve sonra da kaplamaya hazırlanabilmesi için pitch ile kaplı bir alet kullanılarak cilalanması gerekir. Cilalama lapı, (genellikle) alçıdan yapılır ve üzerindeki reçine benzeri madde tarafından tutulan seryum oksit ya da Fe2O3 maddesi ile uzun sürede cilalanır. Lap aletinin üzerindeki karelerin aşındırıcıya daha iyi tutabilmesi için ‘micro faceting’ adı verilen yöntemle girintili hale geitrilmesi önerilir.
plaster tool
(alçı aleti)
Genellikle ayna ile aynı çapta dökülen silindirik alçı bloğu. Sağlanması gereken mukavemet ve dayanım gözetilerek dişçi alçısı / kalıp alçısı (Kerr/Hydrocal) ile yapılır. Suya dayanım için epoksi ile sıvanır. Üzerine 1x1 cm boyutlarında seramik karolar yapıştırılır.
polishing
(cilalama)
İnce aşındırma sonrasında optik yüzeyin cilalama lapı ve CeO2 veya Fe2O3 kullanılarak parlatılması işlemi. Lapın üzerindeki pitch maddesi, ayna yüzeyine tam uyacak şekilde deforme olur ve ısının da etkisiye aşındırıcıyı yüzeye olabildiğince yakın uygulama olanağı verir. Cilalama öncesinde, lapın hafifçe ısıtılarak aynaya bastırılması (hot pressing) ya da ısıtılmaksızın bir ağırlıkla birlikte aynanın üzerine bastırılması (cold pressing) gerekir.
prime focus
(asal odak) *
pyrex
Corning firmasının ürettiği cam çeşidi. Borasilikat olarak da bilinir. Isıl genleşme katsayısı soda-kireç (pencere) camının üçte biri kadardır ve daha serttir.
radius of curvature (ROC)
(eğirilik yarıçapı)
Aynanın odak uzaklığının (f) 2 katı. ROC = 2f
Ronchi test
Vasco Ronchi’nin 1920’lerde geliştirdiği yöntem. Işık kaynağı önüne yerleştirilen sık çizgili bir ekrandan optik yüzeye düşen ışıkların oluşturduğu şekillerin yorumlanması esasına dayanır.
ROSS null test(*)
rouge
Kırmızı rouge (Fe2O3) hematit olarak da bilinir. Siyah rouge ise (Fe3O4) ferrosferik oksit olarak bilinir ve yaklaşık 0.3 mikron civarında tanecik büyüklüğüne sahiptir. Ayna cilalanmasında kullanılır.
sagitta
Küresel aynanın eğriliğinin dikey derinliği ya da çukurluk miktarı. Ayna yüzeyine dik koyulan bir cetvelin kenarı, ayna kenarına yaklaştıkça gittikçe azalan, tam ortada ise maksimuma ulaşan bir eğriyi sınırlayacaktır. Sagitta, s = r2/ 2R ifadesi ile bulunabilir. Burada s milimetre cinsinden derinlik olmak üzere, r yarıçapını, R ise ‘eğrilik yarıçapını’ göstermektedir ki bu da odak uzaklığının iki katına eşittir.
secondary mirror
(ikincil ayna)
Objektiften gelen görüntüyü 45° saptırarak bakaca yönelten eliptik ayna. Bkz. Diagonal Aynı şekilde telesobun büyük aynasına da ‘primary’ adı verilmektedir.
secondary holder
(ikinci ayna tutucusu)
İkinci aynayı örümceğe sabitleyen bağlantı elemanı. Üzerindeki vidaları çevirerek, ikinci aynayı optik eksene tam paralel hale getirme olanağı vardır.
seeing
(görüş)*
shadowgram
(golge olcumu)
Foucault testi sonucunda aynanın değişik bölgelerinde oluşan gölgelerin, ve dolayısıyla aynanın yüzeyinin durumunu gösteren resim/fotoğraf.
Bkz. foucault test
sling
(askı /sapan)
Ayna hücresi içerisinde yer alan ve aynanın kendi ağırlığı ve yerçekimi kuvveti etkisiyle mikroskopik ölçülerde de olsa esneyerek deforme olmasını ve görüntünün bozulmasını engelleyecek düzenek.
slurry
(bulamaç)
İnce aşındırma sırasındaki tozlar (Al2O3) genellikle su içinde çözdürülerek kullanılırlar. Bu şekilde hazırlanmış karışım, aşındırıcının tatbik edilmesini kolaylaştırır.
spider
(örümcek)
İkinci aynayı ve ayna tutucusunu, teleskop tüpünün ortasına bağlayıp hizalayabilmek için kullanılan 3 (ya da 4) kollu veya eğrisel bağlama elamanı.
star test
(yıldız testi)
Teleskobun ‘sistem olarak’ testine olanak sağlayan ve (bir görüşe göre) diğer optik testlerden daha da gerçekçi ve faydalı sonuçlar veren test yöntemi.
stray light
(çiğ ışık)
Yeryüzünde bulunan çevresel ışık kaynaklarından (örn. aydınlatma ışıkları) objektife yansıyan ve görüntülemeye olumsuz etki eden ışıklar. Bu tür ışığın optik yüzeylere ulaşması, konulan siperliklerle engellenir.
Strehl ratio
(Strehl oranı)*
stroke
(hareket)
Aşındırma sorasında aynanın ya da aracın izlediği yol. Temel aşındırma hareketleri şunlardır: kiriş hareketi, normal hareket (1/3 center-over-center) ve W hareketi. Biçimlendirme sırasında da şu hareketler kullanılır: ¼ center-over-center, ½ center-over-center, W-merkez derinleştirme hareketi, w-kenar derinleştirme hareketi.
Tex
Fransız optik uzmanı Jean Texereau’nun (1919- ...) kitabı (How to Make a Telescope?) ya da biçimlendirme verilerini sadeleştirmeye yarayan Tex isimli yazılım.
tool on top (TOT)
(araç yukarıda)
Aşındırma sırasında, aracın aynanın üstünde konumlandırılarak hareket ettirilmesi. TOT, eğriyi sığlaştırır, eğrilik yarıçapını (ROC) büyültür. İstenilen sagitta’ya inildiği halde kenarlar yeterince cilalanmamış ise, TOT konumunda çalışılması gerekir. Bu konum ultra ince aynaların desteklenmeden işlenmesi için de MOT’a göre daha uygundur.
vignetting*
wave front
(dalga cephesi)*
wet
(ıslatma)
Aşındırıcı tozun uygulanması + yüzeylere atomizer ile su sıkılması + aşındırma ya da cilalama + aletleri ve aynayı temizleyerek yeni bir sefere hazırlama işlemleri bütününün her bir seferi ‘bir ıslatma’ olarak adlandırılır.
(*) açıklama daha sonra yazılacaktır.